Ev sahibi evi satışa çıkardı, depremzede aile çaresiz kaldı
Sağlık
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
15.03.2023 - 11:07, Güncelleme:
15.03.2023 - 10:27 8104+ kez okundu.
Ev sahibi evi satışa çıkardı, depremzede aile çaresiz kaldı
Ev sahibi evi satışa çıkardı, depremzede aile çaresiz kaldı
Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerde Hatay’daki evlerinden zor kurtulan yüzde 96 engeli bulunan kadın ile kocası, kuzeninin Mersin’deki kiralık evinde hayata tutunmaya çalışıyor. Bir odada yaşamını sürdürmeye çalışan aile, kuzenlerinin ev sahibinin evi satışa çıkarmasıyla zor durumda kaldı.6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen 2 büyük depremde 11 ilde büyük yıkımlar oluşurken, binlerce insan hayatını kaybetti. Depremlerde evleri büyük hasar alan ya da enkazdan çıkan vatandaşlar da çevre illere gitmek zorunda kaldı. Hatay’ın Antakya ilçesinde yaşayan yüzde 96 engelli Emine Alagöz ile dini nikahlı eşi Şahin Turfandağ da ağır hasar oluşan evlerinden kaçıp, Mersin’e geldi. Merkez Toroslar ilçesine bağlı Turgut Türkalp Mahallesi’nde yaşayan kuzenlerinin yanına yerleşen çift, hayata tutunmaya çalışıyor. Zor günler geçiren çift, kuzeninin ev sahibinin evi satışa çıkarmasıyla birlikte çıkmaza girdi. Yetkililer ve hayırseverlere seslenen engelli kadın, başlarını sokabilecekleri bir ev istedi."Ben sadece o an tekbir getirdim"Yaşadıkları deprem ve şu andaki durumlarıyla ilgili İHA muhabirine konuşan Emine Alagöz, eşinin fırıncı olduğunu ve depremden hemen önce işe gitmek için kalktıklarını söyledi.Eşinin depremden kısa bir süre önce evden çıktığını kaydeden Alagöz, "Zaten eşim çıktıktan 6-7 dakika sonra sallanmaya başladık. Ben sadece o an tekbir getirebildim çünkü kaçma şansım yok, ben yatalak sayılırım. O an öyle bir duygu vardı ki anlatılmaz bir şey. Çok korkunç bir olaydı. O vakit her an bina yıkılacak bende öleceğim diye düşünüyordum. Sürekli tekbir, şahadet getirdim. Bina yıkılmadı. Eşim o an yetişti zaten. Beni arabama oturtup, hemen binadan çıkardı. Tabi yağmur altında kalmak zorunda kaldım. Çadır gibi bir yerde ateş yakarak hayatta kalmaya çalıştık. Ben donmak üzereydim. Çünkü ellerimi, ayaklarımı hissetmiyordum. Sonra eşimin kuzeni Mersin’den geldi ve bizi aldı. Zaten eşimin kuzeni ’geliyorum sizi almaya’ deyince hayata dair bir umudum oldu. Yoksa ben orada ölümü bekliyordum" ifadelerini kullandı."İnsanlığın bu duruma geldiğine ben inanamıyorum"Kendi binaları yıkılmayınca diğer binaların da yıkılmayacağını düşündüğünü kaydeden Alagöz, "Ancak sokağa çıkınca her yerin yıkıldığını gördüm. Sanki başka bir dünyada gibi oldum. O an her şeyim durdu, robot gibi oldum. Üşüyordum, titriyordum, çok kötü bir duygu. Bunların hiçbiri anlatılmaz, ancak yaşanırsa anlaşılır. Biz ilk gün Mersin’e geldik. Tabi burasıda kuzenimizin kendi evi değil, kirada oturuyor. Depo gibi kullandığı bir yeri bize oda olarak hazırladılar. Ancak o kadar zorlanıyorum ki daha geldiğim günden beri banyo yapamadım. Burası benim yaşamam için çok bir yer. Kiralık ev arıyoruz, bulamıyoruz, bulsak bile çok para istiyorlar. Şu anda çaresiz durumdayız. Bir de buradaki evi sahibi satışa çıkardı. Herkes kendini düşünüyor. Hatta bizim burada kalmamıza bile tepki gösterdi. ’Kim bu insanlar’, ’neden burada kalıyorlar’ diye kızdı. Sonuçta biz depremden geldik. İnsanlığın bu duruma geldiğine ben inanamıyorum. Yetkililer ve hayırseverlerden bir ev istiyoruz. Banyo yapmak istiyorum. Çok zor şartlarda yaşıyoruz. Bize evi bedavaya da verin demiyoruz. Bize uygun fiyata bir ev versinler, kirasını verelim. Bize lütfen bir el uzatsınlar" şeklinde konuştu."Bir canımız kaldı, başka bir şeyimiz yok"Emine Alagöz’ün eşi Şahin Turfandağ ise deprem anında işe gittiğini dile getirdi. Depreme boş alanda yakalandığını vurgulayan Turfandağ , "Eğer biraz daha yürümüş olsaydım binaların altında da kalabilirdim. İlk 2-3 dakika şok geçirdim, ne yapacağımı şaşırdım. Eşim beni arayıp, ’koş’ deyince ben o şoku atlattım ve hemen eve yöneldim. Binaya girdiğimde bir tek eşim kalmıştı. Hemen onu sandalyesine oturttum ve çok zor bir şekilde dışarı çıkardım. Evimizin az ilerisinde çadır gibi bir yere sığındık. Orada bir ateş yakarak, eşimi sıcak tutmaya çalıştım. İlk gün akşamı kuzenim Mersin’den gelerek bizi oradan aldı. Şu an kuzenimin ev sahibi evi satışa çıkardı. İyice çaresiz kaldı. Eşim zaten bakıma muhtaç bir insan. Bize kalabileceğimiz bir yer istiyoruz. Ben en çok eşim için istiyorum, mücadele ediyorum. Eşimin kalabileceği sağlık bir yer olursa çok iyi olur. Banyosunu yapabileceği, dışarı çıktığında bende yaşıyorum diyebileceği bir yer istiyoruz. Yetkililerden, hayırseverlerden istediğimiz bir tek bu. Bir canımız kaldı, başka bir şeyimiz yok" diye konuştu.
Ev sahibi evi satışa çıkardı, depremzede aile çaresiz kaldı
Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerde Hatay’daki evlerinden zor kurtulan yüzde 96 engeli bulunan kadın ile kocası, kuzeninin Mersin’deki kiralık evinde hayata tutunmaya çalışıyor. Bir odada yaşamını sürdürmeye çalışan aile, kuzenlerinin ev sahibinin evi satışa çıkarmasıyla zor durumda kaldı.
6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen 2 büyük depremde 11 ilde büyük yıkımlar oluşurken, binlerce insan hayatını kaybetti. Depremlerde evleri büyük hasar alan ya da enkazdan çıkan vatandaşlar da çevre illere gitmek zorunda kaldı. Hatay’ın Antakya ilçesinde yaşayan yüzde 96 engelli Emine Alagöz ile dini nikahlı eşi Şahin Turfandağ da ağır hasar oluşan evlerinden kaçıp, Mersin’e geldi. Merkez Toroslar ilçesine bağlı Turgut Türkalp Mahallesi’nde yaşayan kuzenlerinin yanına yerleşen çift, hayata tutunmaya çalışıyor. Zor günler geçiren çift, kuzeninin ev sahibinin evi satışa çıkarmasıyla birlikte çıkmaza girdi. Yetkililer ve hayırseverlere seslenen engelli kadın, başlarını sokabilecekleri bir ev istedi.
"Ben sadece o an tekbir getirdim"
Yaşadıkları deprem ve şu andaki durumlarıyla ilgili İHA muhabirine konuşan Emine Alagöz, eşinin fırıncı olduğunu ve depremden hemen önce işe gitmek için kalktıklarını söyledi.
Eşinin depremden kısa bir süre önce evden çıktığını kaydeden Alagöz, "Zaten eşim çıktıktan 6-7 dakika sonra sallanmaya başladık. Ben sadece o an tekbir getirebildim çünkü kaçma şansım yok, ben yatalak sayılırım. O an öyle bir duygu vardı ki anlatılmaz bir şey. Çok korkunç bir olaydı. O vakit her an bina yıkılacak bende öleceğim diye düşünüyordum. Sürekli tekbir, şahadet getirdim. Bina yıkılmadı. Eşim o an yetişti zaten. Beni arabama oturtup, hemen binadan çıkardı. Tabi yağmur altında kalmak zorunda kaldım. Çadır gibi bir yerde ateş yakarak hayatta kalmaya çalıştık. Ben donmak üzereydim. Çünkü ellerimi, ayaklarımı hissetmiyordum. Sonra eşimin kuzeni Mersin’den geldi ve bizi aldı. Zaten eşimin kuzeni ’geliyorum sizi almaya’ deyince hayata dair bir umudum oldu. Yoksa ben orada ölümü bekliyordum" ifadelerini kullandı.
"İnsanlığın bu duruma geldiğine ben inanamıyorum"
Kendi binaları yıkılmayınca diğer binaların da yıkılmayacağını düşündüğünü kaydeden Alagöz, "Ancak sokağa çıkınca her yerin yıkıldığını gördüm. Sanki başka bir dünyada gibi oldum. O an her şeyim durdu, robot gibi oldum. Üşüyordum, titriyordum, çok kötü bir duygu. Bunların hiçbiri anlatılmaz, ancak yaşanırsa anlaşılır. Biz ilk gün Mersin’e geldik. Tabi burasıda kuzenimizin kendi evi değil, kirada oturuyor. Depo gibi kullandığı bir yeri bize oda olarak hazırladılar. Ancak o kadar zorlanıyorum ki daha geldiğim günden beri banyo yapamadım. Burası benim yaşamam için çok bir yer. Kiralık ev arıyoruz, bulamıyoruz, bulsak bile çok para istiyorlar. Şu anda çaresiz durumdayız. Bir de buradaki evi sahibi satışa çıkardı. Herkes kendini düşünüyor. Hatta bizim burada kalmamıza bile tepki gösterdi. ’Kim bu insanlar’, ’neden burada kalıyorlar’ diye kızdı. Sonuçta biz depremden geldik. İnsanlığın bu duruma geldiğine ben inanamıyorum. Yetkililer ve hayırseverlerden bir ev istiyoruz. Banyo yapmak istiyorum. Çok zor şartlarda yaşıyoruz. Bize evi bedavaya da verin demiyoruz. Bize uygun fiyata bir ev versinler, kirasını verelim. Bize lütfen bir el uzatsınlar" şeklinde konuştu.
"Bir canımız kaldı, başka bir şeyimiz yok"
Emine Alagöz’ün eşi Şahin Turfandağ ise deprem anında işe gittiğini dile getirdi. Depreme boş alanda yakalandığını vurgulayan Turfandağ , "Eğer biraz daha yürümüş olsaydım binaların altında da kalabilirdim. İlk 2-3 dakika şok geçirdim, ne yapacağımı şaşırdım. Eşim beni arayıp, ’koş’ deyince ben o şoku atlattım ve hemen eve yöneldim. Binaya girdiğimde bir tek eşim kalmıştı. Hemen onu sandalyesine oturttum ve çok zor bir şekilde dışarı çıkardım. Evimizin az ilerisinde çadır gibi bir yere sığındık. Orada bir ateş yakarak, eşimi sıcak tutmaya çalıştım. İlk gün akşamı kuzenim Mersin’den gelerek bizi oradan aldı. Şu an kuzenimin ev sahibi evi satışa çıkardı. İyice çaresiz kaldı. Eşim zaten bakıma muhtaç bir insan. Bize kalabileceğimiz bir yer istiyoruz. Ben en çok eşim için istiyorum, mücadele ediyorum. Eşimin kalabileceği sağlık bir yer olursa çok iyi olur. Banyosunu yapabileceği, dışarı çıktığında bende yaşıyorum diyebileceği bir yer istiyoruz. Yetkililerden, hayırseverlerden istediğimiz bir tek bu. Bir canımız kaldı, başka bir şeyimiz yok" diye konuştu.
6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen 2 büyük depremde 11 ilde büyük yıkımlar oluşurken, binlerce insan hayatını kaybetti. Depremlerde evleri büyük hasar alan ya da enkazdan çıkan vatandaşlar da çevre illere gitmek zorunda kaldı. Hatay’ın Antakya ilçesinde yaşayan yüzde 96 engelli Emine Alagöz ile dini nikahlı eşi Şahin Turfandağ da ağır hasar oluşan evlerinden kaçıp, Mersin’e geldi. Merkez Toroslar ilçesine bağlı Turgut Türkalp Mahallesi’nde yaşayan kuzenlerinin yanına yerleşen çift, hayata tutunmaya çalışıyor. Zor günler geçiren çift, kuzeninin ev sahibinin evi satışa çıkarmasıyla birlikte çıkmaza girdi. Yetkililer ve hayırseverlere seslenen engelli kadın, başlarını sokabilecekleri bir ev istedi.
"Ben sadece o an tekbir getirdim"
Yaşadıkları deprem ve şu andaki durumlarıyla ilgili İHA muhabirine konuşan Emine Alagöz, eşinin fırıncı olduğunu ve depremden hemen önce işe gitmek için kalktıklarını söyledi.
Eşinin depremden kısa bir süre önce evden çıktığını kaydeden Alagöz, "Zaten eşim çıktıktan 6-7 dakika sonra sallanmaya başladık. Ben sadece o an tekbir getirebildim çünkü kaçma şansım yok, ben yatalak sayılırım. O an öyle bir duygu vardı ki anlatılmaz bir şey. Çok korkunç bir olaydı. O vakit her an bina yıkılacak bende öleceğim diye düşünüyordum. Sürekli tekbir, şahadet getirdim. Bina yıkılmadı. Eşim o an yetişti zaten. Beni arabama oturtup, hemen binadan çıkardı. Tabi yağmur altında kalmak zorunda kaldım. Çadır gibi bir yerde ateş yakarak hayatta kalmaya çalıştık. Ben donmak üzereydim. Çünkü ellerimi, ayaklarımı hissetmiyordum. Sonra eşimin kuzeni Mersin’den geldi ve bizi aldı. Zaten eşimin kuzeni ’geliyorum sizi almaya’ deyince hayata dair bir umudum oldu. Yoksa ben orada ölümü bekliyordum" ifadelerini kullandı.
"İnsanlığın bu duruma geldiğine ben inanamıyorum"
Kendi binaları yıkılmayınca diğer binaların da yıkılmayacağını düşündüğünü kaydeden Alagöz, "Ancak sokağa çıkınca her yerin yıkıldığını gördüm. Sanki başka bir dünyada gibi oldum. O an her şeyim durdu, robot gibi oldum. Üşüyordum, titriyordum, çok kötü bir duygu. Bunların hiçbiri anlatılmaz, ancak yaşanırsa anlaşılır. Biz ilk gün Mersin’e geldik. Tabi burasıda kuzenimizin kendi evi değil, kirada oturuyor. Depo gibi kullandığı bir yeri bize oda olarak hazırladılar. Ancak o kadar zorlanıyorum ki daha geldiğim günden beri banyo yapamadım. Burası benim yaşamam için çok bir yer. Kiralık ev arıyoruz, bulamıyoruz, bulsak bile çok para istiyorlar. Şu anda çaresiz durumdayız. Bir de buradaki evi sahibi satışa çıkardı. Herkes kendini düşünüyor. Hatta bizim burada kalmamıza bile tepki gösterdi. ’Kim bu insanlar’, ’neden burada kalıyorlar’ diye kızdı. Sonuçta biz depremden geldik. İnsanlığın bu duruma geldiğine ben inanamıyorum. Yetkililer ve hayırseverlerden bir ev istiyoruz. Banyo yapmak istiyorum. Çok zor şartlarda yaşıyoruz. Bize evi bedavaya da verin demiyoruz. Bize uygun fiyata bir ev versinler, kirasını verelim. Bize lütfen bir el uzatsınlar" şeklinde konuştu.
"Bir canımız kaldı, başka bir şeyimiz yok"
Emine Alagöz’ün eşi Şahin Turfandağ ise deprem anında işe gittiğini dile getirdi. Depreme boş alanda yakalandığını vurgulayan Turfandağ , "Eğer biraz daha yürümüş olsaydım binaların altında da kalabilirdim. İlk 2-3 dakika şok geçirdim, ne yapacağımı şaşırdım. Eşim beni arayıp, ’koş’ deyince ben o şoku atlattım ve hemen eve yöneldim. Binaya girdiğimde bir tek eşim kalmıştı. Hemen onu sandalyesine oturttum ve çok zor bir şekilde dışarı çıkardım. Evimizin az ilerisinde çadır gibi bir yere sığındık. Orada bir ateş yakarak, eşimi sıcak tutmaya çalıştım. İlk gün akşamı kuzenim Mersin’den gelerek bizi oradan aldı. Şu an kuzenimin ev sahibi evi satışa çıkardı. İyice çaresiz kaldı. Eşim zaten bakıma muhtaç bir insan. Bize kalabileceğimiz bir yer istiyoruz. Ben en çok eşim için istiyorum, mücadele ediyorum. Eşimin kalabileceği sağlık bir yer olursa çok iyi olur. Banyosunu yapabileceği, dışarı çıktığında bende yaşıyorum diyebileceği bir yer istiyoruz. Yetkililerden, hayırseverlerden istediğimiz bir tek bu. Bir canımız kaldı, başka bir şeyimiz yok" diye konuştu.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.